Carolina Day denen olayın aslında ne olduğu yeni yeni dank ediyor

Paylaş
Tarih kitapları toz silkeliyor, 1776 yazı Charleston'da sandığımızdan büyük bir hikâyeye ev sahipliği yapmış olabilir
1776 senesi. Çanlar çalmıyor, bayraklar dalgalanmıyor. Ama Güney Carolina’da, Charleston kıyılarında işler hiç de sakin değil. Sullivan Adası’nda İngiliz donanmasına karşı verilen öyle bir savaş var ki… Hollywood senaristleri duysa “Abartma kardeşim” der. Ama ne hikmetse, tarihçiler yıllarca bu olaya *meh* diyerek bakmış. Çünkü malum, bazı hikâyeler *süslü saraylarda* yazılmıyor, birazcık kum, birazcık barut, bir de cesaret gerekiyormuş.
Lakin işler değişiyor. Rick Atkinson gibi tarihçiler nihayet “Pardon ya, burada bayağı epik bir şey olmuş” deme noktasına geldi. Düşünsene, elinde İngiltere’nin koca filosu, diğer yanda sadece bir grup yerel savaşçı. Adeta Netflix’in *alt yazısız tarihi dramaları* gibi… Karga gibi geldiler, serçe gibi döndüler demek isterdim ama İngilizler için biraz ağır olurdu.
Charleston halkı yıllardır 28 Haziran’da bunu kutluyor zaten. Adını da koymuşlar: **Carolina Day**. Ama ne kutlama! Pek çoğumuzun haberi bile yok. Belki de kolonyal dönem dış politikası neden bu kadar sessiz sedasız kalmış sorusunun cevabı burada yatıyor. Veya eğitim sistemindeki ‘beyaz sayfaların’ arasında… Yani iş, sadece geçmişe değil, bugünün algısına da dokunuyor.
Savaşın kendisi bir mucize gibi. Kalın duvarlı kaleler değil, palmetto ağaçlarının lifli gövdeleriyle yapılmış savunma duvarları var. O ağaçlar top mermilerini emmiş resmen. Tabii ki İngilizler “Bu palmiyeler top yutar mı?” diye düşünmemişti. *İyi niyet elden bırakılmamalı ama biraz da strateji bakacaksın.*
Tarih tekrar yazılıyor dedik ama ağdalı cümlelere gerek yok. Sadece şu kadarını söyleyelim: Hak ettiği ilgiyi görmeyen bir zaferse, şimdi spot ışıkları nihayet doğru yöne dönüyor. İyi ki de dönüyor çünkü bazı hikâyeler, sadece anlatılmakla kalmaz, dinlenmeyi de hak eder 😌
Yani kısaca, Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nın “gizli bonus bölümü” diyebiliriz. Tarihin arka sokakları bazen ana cadde kadar nefes kesici olabiliyor.
Yeni yazılar yayına girer girmez ilk okuyan sen ol!
Devletin Kasası Değil, Halkın Cebi
Devletin cebinden çıkmayan bir parayı lütuf gibi sunup halkı minnet duymaya zorlayan zihniyeti ifşa ediyoruz. Bu yazı, “yardım” adı altında yapılan sistemli aşağılamaya karşı sert bir uyanıştır.
Günde kaç bardak su? Cevap seni susuz bırakmaz
Çayla kandırma kendini, hücreler su istiyor. Gerçekten.