Baldıran zehri shot barda değil, kafada içilir


01-08-2025
69 OHA!

Paylaş

Deliliğe methiye düzmeden önce, akıllı sandıklarımızın neleri normalleştirdiğine bir bakalım

Şimdi sana Uganda’da yaşayan Banyoro kabilesinden bahsetsem, “Africa 101” dersi gibi olur. Ama hayır, ben seni biraz daha yakına, Avrupa çakması bir Orta Doğu güzide toplumuna götüreceğim: Taa 1600’lü yıllarda Almanya’nın Glarus bölgesinde yaşayan bir uygulama var: **topluluk dışına sürgün edilen ‘gönüllü’ deliler**. Bu insanlar, köyün dışına atılır, ama teknik olarak atılmaz çünkü ‘kendi istekleriyle’ gitmiş gibi gösterilir. Sebep: Aklın sırf biraz farklı çalıştığı için toplumun huzurunu kaçırıyorsundur, senin beynin devriye geziyor, sıraya girmiyordur.

Güler misin, ağlar mısın? Bugün deli ya da tuhaf dediklerimize bakınca çok da uzak değil. Şimdilerde kimseyi dağın eteğine sürgün etmiyoruz tabii. Zaten dağ falan da kalmadı, oralara da müteahhit girdi. Ama hali hazırda oturduğumuz çay ocağı, plaza, 2+1 kutu ev ya da Twitter’daki linç köşesi gayet güzel birer **yumuşak teşhir alanı**. İnsanlar oraya kendi ayaklarıyla gidiyor ama omzundaki o düşük tempolu “seni burada istemiyoruz” baskısı hiç gitmiyor. Ve işin ironisi, kimse toplumsal dışlamayı sağa sola bağırmıyor artık. Çünkü dışlanmak da sessiz bir seremoni oldu, aynen o eski Glarus’lular gibi, ağzına bir parmak bal sürüp arkasını dönüyorlar.

“Delilik, bazen azınlığın haklı oluşudur.” — George Orwell demiş ama sanki buradakiler bunu ‘şaka sandı’.

Bir an durup düşündüğünde, kimin normali neye göre belirlediği tam bir muamma. Kuralları koyanlar, en çok uymayanları cezalandırıyor ama kendilerinin de o kuralları ne zaman ihlal ettiğini kimse konuşmuyor. Mesela “gülüşü çok dikkat çekici” diye bir üniversite öğrencisini sınıftan kovarlar, sonra gidip “özgürlükçü” fakülte toplantılarında ‘bireysel ifade hakkı’ konuşurlar. Eee ne oldu şimdi güzel kardeşim? Tek tiplik bir alışveriş fişi gibidir: sonunda hep aynı yazı çıkar, “Toplum onayladı”.

Bu yüzden, haykırmadan sıkılanlara, saçı mavi diye deli kategorisine alınanlara, et yemezse eksik sanılanlara, “çocuk yapmazsam eksik miyim?” diyenlere gönülden bir alkış. Çünkü bu insanlar hâlâ şu soruyu sormaya cesaret ediyor: **“Peki neden?”**. Ve o ‘neden’, sistemin en korktuğu sorudur. Çocukken sorardık ya deli gibi, “Neden neden neden?” diye. İşte büyüyünce sırf bu yüzden ‘mantıklı’ olmadığımızı söyleyenler oluyor.

Sözün özü, baldıran zehrini bugün shot barda değil, TED Talk sunumlarında içiyoruz. “Hayat böyle” deyip geride kalanı norm-dışı ilan ediyoruz. İtirazı olan mı var? Hadi bakalım, seni de kapı önüne alalım, tabii ki kendi rızanla güya. Ama sen zaten aynaya bakınca biliyorsun: **bu rıza, biraz mecburiyetten**.

Neyse, demem o ki, normal dediğimiz şey Velibüs’te koltuğa ilk oturanın kurduğu düzendir. Sıra dışı olmak, bazen sadece yer vermemektir o koltukta. İlla ki aykırı ol diye söylemiyorum, ama arada bir, “Benim olduğum yer mi yanlış, yoksa yerin kendisi mi saçma?” diye sormak fena olmaz. Nasıl ki “gökte ararken yerde bulmak” var, bazen aklı da yerde buluyorsun. Çünkü o çok yukarılara koyduklarımız, çoğu zaman aşağısını hiç görmemiş oluyor.

Dipnotlar

  1. Yumuşak teşhir alanı: Toplumsal baskının sert cezalarla değil, maruz bırakmayla, dışlayarak ve sessizce hissettirilerek uygulandığı alanlar. Modern linç kültürü, ‘soğuk mobbing’ gibi pratiklerle işler.
emrehakan
emrehakan
Algoritmaların susturamadığı bir ses. Gündemin gürültüsünde pür net, ne akıma kapılır ne moda yazar. Anı yakalamaz, onun üzerine not düşer. Evet "NOT".



Paylaş

Yeni yazılar yayına girer girmez ilk okuyan sen ol!



Tahtanın üstünde dur, hayatı akışına bırak

Ayakta bir tahta üstünde süzülmek mi? Hem eğlence, hem egzersiz, hem de şekere dikkat edenler için birebir

Mercanın Altın Çağı Başladı mı?

Beyazlayan mercan değil, insan vicdanı aslında… Ama önce hayalet ağları temizlemekle başlayalım






    copyright 2025 | Gizlilik Politikası | emrehakan.com