Ayda bir çıldırmak serbest mi


22-07-2025
78 İyiymiş

Paylaş

Her dolunayda neden Japon sokaklarında takunyalar havada uçuşuyor, peki bu bizimle ne kadar alakalı olabilir

Japonya’da her dolunayda bazı insanların, özellikle de yaşlıların, Shibuya gibi kalabalık merkezlerde ahşap takunyalarını giyip çılgınlar gibi yürüyüşe çıktığını biliyor muydun? Bunu gören bir turist ilk başta, “Ne oluyor burada, kuğu göçü mü bu?” diye sorabilir. Ama olayın kökeni biraz daha derin. Çünkü bazen bir kalabalığın içinden gelen tık-tık sesleri, bastırılmış bir toplumun iç çekişleri gibidir. Ve takunya, her adımda bağırır: **”Hâlâ buradayım!”**

Bu yürüyüşler resmi ya da dini bir organizasyon değil, kimse ilan afişi asmıyor, TV’de alt yazısı geçmiyor. Çoğu kişi onun farkında bile değil ama onlar her ay, belli günlerde, aynı saatte çıkıyorlar. Üstelik kimse birbirini organize etmiyor. İşte tam burada işler ilginçleşiyor. Çünkü bu bir **”sivil ritüel”**, üzerinde anlaşılmamış ama herkesin içten içe bildiği bir sessiz anlaşma. Orada olmak, oradan geçmek, tıkır tıkır yürümek—hepsi bir tür af dileme, kendine gelme, sessiz isyan. Kime mi? Sorma.

“Bazen sokakta yürümek, hayatta tutunmanın başka kelimesidir. Hele ki ayağında gıcırtılı bir geçmiş varsa.”

Geleneksel Japon kültüründe bastırılmış duygular kutsaldır neredeyse. İçinden geçen şeyi açık açık söylemek kabalık sayılır. Halbuki bizim buralarda biri suratına tokat atsa ilk önce köydeki kahvede anlatılır, sonra karakola gidilir. Japonlar ise öfkesini altı ay saklayıp onu dolunayda dışarı çıkarıyor. Peki bu bize tanıdık geldi mi? Evet, çünkü bazen bir toplum susar, ama sokak susmaz. Sen susunca, çöp kutuları konuşur mesela, ya da martılar garip garip öter. Kültür böyle bir şey işte, bazen konuşmadan bağırır.

Bir şehirde her şey yolundaymış gibi görünüp de herkesin aynı anda delirmeye başlaması tesadüf değildir. Takunya yürüyüşü belki bizdeki geceleri kornaya basıp “hakkımı helal etmiyorum” diyen arabacılara benzer. İkisi de aynı sorunun farklı versiyonu: **”Benim sesimi kimse duymuyor, o zaman ben başka bir yoldan duyururum.”**

Toplumsal gariplikler bazen sinir bozucu gelebilir ama aslında bir tür termometredir. Japon dedenin takunyasıyla yaptığı yürüyüş, şehirdeki baskının termometresidir. Tıpkı bizim burada her şey güllük gülistanlıkmış gibi yapıp, sonra markette neye sinirlendiğini bile bilmeden kasiyere trip atan teyze gibi. Fiyat artışlarına sinirlenip domatesle pazarlık yapmaya çalışan amcalar size tanıdık geliyorsa, bilin ki siz de kendi takunyanızı giyip yürüyorsunuz ama çaktırmadan.

Ayda bir delirmek insanların ruh sağlığı için kaçınılmaz hale gelmiş. Yoksa kafayı yememek mümkün değil. Japonya’daki o yürüyüş bize bunu fısıldıyor yıllardır, ama biz kulaklıkla geziyoruz. Aman diyeyim, bir gün biri sizin tıkırtınıza kulak kabartırsa, hazırlıklı olun. Çünkü bazen bir ayakkabı sesi, en gür haykırıştır. Hoş, bizde ayakkabı sesi duyulmaz artık, çünkü millet zaten terlikle yürüyor, kaçmaya hazır…

Dipnotlar

  1. Sivil ritüel: Resmi kurumlar ya da dini yapılarca organize edilmeyen, halk arasında kendiliğinden oluşmuş ancak belirli bir döngüye sahip tekrarlanabilir davranış biçimi.
emrehakan
emrehakan
Algoritmaların susturamadığı bir ses. Gündemin gürültüsünde pür net, ne akıma kapılır ne moda yazar. Anı yakalamaz, onun üzerine not düşer. Evet "NOT".



Paylaş

Yeni yazılar yayına girer girmez ilk okuyan sen ol!



Dedektif anneler, hamarat şefler, eski kasetler

Netflix anneleri dedektif yaptı, tatlı krizindeysen profesyoneller devrede, kulağında hâlâ 90'lar çalıyorsa Mix Tape seni çağırıyor

Gözlük takmış yapay zeka mı olur

Beyaz önlükle tanırsın, şimdi lens gibi takacaklar. Önüne bakarken veriye boğulacaksın.






    copyright 2025 | Gizlilik Politikası | emrehakan.com