Ayini Bitip Faturası Kalanlar


07-07-2025
15 😉

Paylaş

Bazen 'gelenek' dedikleri şey sadece düzgünce sorgulanmamış bir zincirleme kazadır

Brezilya’nın kuzeydoğusundaki küçük kasabalardan birinde, her yıl ateşle sınanan bir festival yapılır. İnsanlar devasa ateşlerin üzerine yürür, bazen ellerinde dini semboller, bazen sadece sırf ‘yürüyebildiklerini’ ispatlamak için. Kimse çıkıp ‘ya bu biraz tehlikeli değil mi, neden yapıyoruz bunu?’ demez. Çünkü gelenek. Çünkü ‘atalar da yapmış’. Çünkü ‘millet bakıyor’. Ama işte bazen gelenek de, yanlış yere park edilmiş bir araba gibidir. Herkes etrafından dolaşır ama kimse çekmez. Hem alışkanlık, hem bela.

Bu tür pratikler ilk bakışta egzotik geliyor, evet. Instagram’da storylik, YouTube’da belgesellik. Ama biraz eşeledin mi, altından bildik bir hikâye çıkıveriyor: **Topluluğa ait olma arzusu, bireysel aklın önüne geçince; göz göre göre saçmalığa tapınmak meşrulaşıyor.** Adına da adet, töre, gelenek deniyor. İsim var, içerik tartışılmaz. Ne diyordu büyüklerimizin büyükleri. “Büyük lokma ye, büyük laf etme.” Ama bazı laflar fazla sessiz kalınca, sonunda biz büyük ayinlere küçük akılla katılıyoruz.

Bu Brezilya’nın ritüeline bakınca ister istemez bizim mahalledeki sembolik yürüyüşlere de selam çakıyor insan. Hani herkesin aynı renklere büründüğü, sloganların bireysel iradenin önüne geçtiği etkinlikler. Orada da biri çıkıp ‘bu neden böyle oluyor ya?’ dese, hemen ‘hain’, ‘bölücü’, ‘bozguncu’ etiketi yapışıyor. Herkesin aynı anda oynadığı halayların arkasında, sorgusuz sualsiz bir teslimiyet ritmi var. Ve bu ritim bazen sadece gürültüye çalışan bir susturucu gibi işliyor.

İnsan olmanın en kurnaz yanı da bu belki. Aklını kullanmaktan değil, kullanmıyor gibi yapmaktan utanmamak. ‘Toplum böyle, ne yapalım’ demekle bitiyor iş. Ama işte insan bazen içinden geçen o küçük sesi, yani o sinir bozucu mantığı susturup, kalabalığa karışmayı seçiyor. Çünkü dışarıda kalmak soğuk. Çünkü yalnız kalınca ses yankı yapıyor.

Browse’ladığımız, yukardan baktığımız bu ‘absürt gelenekler’, aslında bize hiç de uzak değil. Sadece bizimkiler daha güzel dekorlanmış, biraz ışıklı, biraz mehterli. Ama mantık aynı. Simgeye tap, sorgularsan sonuçlarına katlan. Dedem deyince saygı, komşu deyince göz boyama. Hani derler ya: **”Delilik, aynı şeyi defalarca yapıp farklı sonuç beklemektir.”** Bizimki arınmak değil, alışmaktır çoğu zaman. Ateşin üstünden geçmek değil de, altını yavaş yavaş yakmaktır kendimizi.

Topluluk dediğin bazen bir iyileştirme alanı olur, bazen de kendi kendini hipnotize eden bir sirktir. Farkına varmazsa, palyaçolar lider olur, izleyiciler büyülenir.

Yani demem o ki, Brezilya’daki ateşli ayin bize uzak değil. Bizim de kendi ateşlerimiz var, üstünden geçmeye cesaret edemediğimiz. Ama yine de her yıl aynı dansı ediyoruz. Ritüelleri sorgulamadan yaşamak, sadece geçmişin ısıttığı bir sobaya odun atmak gibi. Isıtmaz ama elin alışmıştır bir kere. Neyse, havalar sıcak zaten. Sobayı boş ver de, biraz düşün istersen, kendi ayinlerin neler?

emrehakan
emrehakan
Algoritmaların susturamadığı bir ses. Gündemin gürültüsünde pür net, ne akıma kapılır ne moda yazar. Anı yakalamaz, onun üzerine not düşer. Evet "NOT".



Paylaş

Yeni yazılar yayına girer girmez ilk okuyan sen ol!



Bir avuç Çumac, bin yılın sabrı

Kuzeyde bir yerde, kimsenin umurunda olmayan insanlar bir gün zaten olanı yapmayı bıraktı

Evangelion'u hâlâ yanlış anlıyorsun

30 yıl geçti hâlâ 'melek' deyince dini eğitim zannediyorlar... Japonlar sana o anlamı kastetmemiş olabilir mi?






    copyright 2025 | Gizlilik Politikası | emrehakan.com