Şehirler değişir, batıl kalır


07-07-2025
67 İyiymiş

Paylaş

Bir kapı altına konulan limon nelere kadir… Kötü ruhların kovulmadığı, ama mantığın kaçtığı bir hikâye bu.

İstanbul’un orta halli bir semtinde dolaşırken bir apartman kapısının altındaki limon dikkatimi çekti. Yanlış anlaşılmasın, bu öyle “birisi market poşetini düşürdü” tipi bir limon değil. Özenle kesilmiş, sarı sarı parlayan, taze bir limon tam da kapının altına kıstırılmış. Sanki birisi “Hadi bakayım, cinler, periler, içimize sinmemiş arkadaşlar, dağılın” demiş gibi. Bu manzaraya baktıkça düşündüm. Koca koca şehirlerde, yüz bin liralık dairelerde, akıllı asansörlü binalarda hâlâ limonla kötü ruh kovuyoruz. Ve buna sadece gülümsenip geçilmiyor, bir ciddiyet, bir ritüel havası da var.

Aslında bu örnek sadece yüzeyde olan. Derine indikçe oradan o kadar çok benzer pratik fışkırıyor ki… Saltanat devrinden kalma gibi duran “göz değmesin” duaları, nazar boncukları, istenmeyen komşuya karşı şifalı sirke dökmeler, “Falancanın oğlu çok başarılı olmuş, ama mutfakta yatıyor çünkü evin içindeki ‘enerji bozulmuş’muş” gibi efsaneler… Bunları biri uydurup TikTok’a atsa “ne güldüm yaa” diye geçerdik ama hâlâ ciddi ciddi yaşanmaları, işte orası biraz sert.

Evinde interneti fiber hızında, telefonu yapay zekâ destekli biri bile enerji temizliği için sirke dolaştırıyorsa, orada rasyonaliteyle aramızda hâlâ bolca ‘hayalet dosya’ kalmış demektir. Bu ritüel dönüşmüyor, sadece kılık değiştiriyor. Modernleşmiyor, disko topu gibi ışıltılı batıl hâline geliyor. Yani artık korkularımız da plastik ambalajlı. Eskiden “cin girdi” denirdi, şimdi “negatif vibes” diyoruz mesela. Özü aynı, süsü değişik.

Asıl mesele, akıl dışının bir tercih değil, bir alışkanlık haline gelmesi. İnsan bazen televizyonu açınca ekran titredi diye “üst katta biri bizi çekemiyor” diyesi geliyor ya, işte o an kaybediyoruz.

Bu limon vakası bana bir şeyi daha hatırlattı. Şehirde birbirimize bu kadar uzak ve dikenliyken, batıla olan bu kolektif bağlılık neredeyse bir tür komşuluk bağına, ortak dile dönüşmüş. “Ben de koyuyorum limonu, rahat uyuyorum” diyor biri. Diğeri “Biz sirke yakıyoruz, etkili oluyor” diyor. Bilimsel arka plan? Hadi canım sen de, didaktik olma! Zaten bu ritüeller tam da belirsizliğin, güvensizliğin, çaresizliğin içine serpilen küçük konforlar değil mi?

Bir apartman sakini olarak sesleniyorum. Size limon kesen komşunuz bir gün kapıyı çalıp “Enerjinizin düşüklüğünü fark ettim, cila atayım” dese şaşırmayın. Bu limonlar yalnızca nazar için değil, dikkat çekmek, güç göstermek, hatta bazen “Ben buradayım, dikkat!” demenin başka bir yolu olabilir. İçten içe herkes birbirini gözlüyor, herkes bir şeylerden sakınıyor ama kimse kimseye açıkça bir şey demiyor. Bizim buralar tam da böyle işliyor zaten… sessizde yankılanan oyunlar.

O yüzden bir dahaki sefere bir kapının altına kıstırılmış limon görürseniz sadece geçip gitmeyin. Orada belki de yıkılmış bir inancın, bastırılmış bir korkunun veya migros poşetine sığmayan bir yalnızlığın izi olabilir. Bir de şunu unutmayın: Herkesin limonu kendine tatlı gelir. Kimse kendi turşusunu kötü bilmez. Neyse hadi, ben mutfağa gidiyorum… Limon bitmiş.

emrehakan
emrehakan
Algoritmaların susturamadığı bir ses. Gündemin gürültüsünde pür net, ne akıma kapılır ne moda yazar. Anı yakalamaz, onun üzerine not düşer. Evet "NOT".



Paylaş

Yeni yazılar yayına girer girmez ilk okuyan sen ol!



Eşeğe Ters Binen Tutuklanır

Nasrettin Hoca yaşasaydı, Silivri’ye tek yön biletini çoktan kapmıştı.

Tarlaya değil, pikniğe gelmiş gibiler

İnsan bazen bir sistemin parçası mı, mevsimlik işçisi mi, yoksa sadece fos mu diye sormadan edemiyor






    copyright 2025 | Gizlilik Politikası | emrehakan.com